Kutlu Kitabımız Kur'an-ı Kerim
Sizin En Hayırlınız Kur'an-ı Kerimi Öğrenen ve Öğretenlerinizdir.
Hz Muhammed SAV

Atlantis

ATLANTİS TOPLUMU VE YURDU

Churchward, "Kayıp Kıta Mu" kitabında Atlantis'le ilgili şunları yazar:
"Mu Uygarlığı'nın en büyük evladı Atlantis'tir. Atlantis, Grönland'a yakın bölgelerden İrlanda'yı içine alacak şekilde bütün Kuzey-Doğu Amerika'nın doğu kıyılarından aşağıya doğru Güney Amerika'nın doğu kıyılarını kapsayacak şekilde bir bölgede yer almaktadır. Schliemann, yalnızca iki belgeye; Troano el yazması ve Lhasa belgesine dayanarak; Atlantis'in Mu ülkesi olduğunu iddia etmektedir. Oysa bu kayıtlarda, Mu ve Atlantis'in aynı yer olduğuna dair bir beyan yoktur, bu sadece Schliemann'ın düşüncesidir. Eğer başka kayıtları da inceleseydi, Mu topraklarının, Amerika'nın doğusunda yani Atlantis'in bulunduğu yerde değil, Amerika'nın batısında olduğunu görecekti. Buna karşın hem Atlantis ve hem de Mu toprakları, volkanik patlamalarla helak olmuş ve batmışlardır. Bilim bunu kesin bir şekilde kanıtlamıştır.

"Atlantik okyanusunun kuzeyinde, Avrupa'yla birleşen bir "kara yolu" vardı. Bu yol, Amerika, Grönland ve Norveç arasında yer alıyor ve batı çizgisi İzlanda'dan Fransa'nın kuzeybatı köşesindeki Cape Finisterre'ye uzanan büyük bir üçgen çizen bir parçayla birbirine bağlanıyordu."

Murry Hope ise "Atlantis Efsane mi, Gerçek mi?" isimli kitabında şunları söyler: "Fenikeliler, Antilla dedikleri çok zengin gizli bir adadan söz etmekteydiler. Hindistan'ın kutsal yazıları Puranalar'da ve Mahabharata'da, kendi alt kıtalarının yarım dünya uzağındaki okyanusta yer alan Attala adlı bir kıtaya gönderme yapmaktadırlar. İgnatius Donnelly, Atlantik okyanusundaki Kıta'nın(Atlantis'in) batışı sırasında; her iki yanından yeni kıtaların yükseldiği bir dizi devasa değişimin son halkası olduğunu ileri sürer.

"Sulara gömüldüğü söylenen efsanevi ada Atlantis'in ismi; 'Atalantis' ya da 'Atalantica' olarak da yazılır. Atlantis efsanesine ilk kez Platon, Timaio adlı diyalogunda değinir ve Atlantis konusundaki bilgilere kaynak olarak da Solon'u gösterir. Platon, yine Kritias adlı diyalogunda da Atlantis'le ilgili olarak daha başka ayrıntılar verir ve burayı bir yeryüzü cenneti olarak tanımlar. Ada halkının atalarının, Poseidon tanrısı(şeytanı) ile insan anneden doğan nesil olduğunu ileri sürer. Efsane, Ortaçağda Yunanlılardan, Arap coğrafyacılara, onlardan da Avrupalı yazarlara geçer. 17 ve 18. yüzyıllarda da efsanenin gerçekliği konusunda tartışmalar devam eder. Montaigne, Buffon ve Voltaire gibi ünlü yazarlar bile bu efsaneye inanırlar."

Atlantis efsanesi, birçok Avrupalı yazara da ilham kaynağı olur. F. Bacon'ın fizik bilimlerinin ideal devletini resmeden romanı "Yeni Atlantis"(New Atlantis); İsveçli Rudbeck'in (1679-1702) "Atland Eller Mahneim" adlı eseri; Kristof Kolomb'u yitik eski kıtaları aramaya çıkan biri olarak tasarlayan Katalan yazar Verdaguer'in, "I'Atlântida" (1877) adlı şiiri; G. Hauptmann'ın, aynı efsaneyi simgeleştirerek, bir kadın oyuncuya aşık olan bir bilim adamının psikolojisine uyguladığı romanı "Atlantis" (1912) ve P Benoit'nin, "l'Atlantide"(1919) adlı eseri bunlardan bazılarıdır.

Bu yazarlara göre Yunanlılar, çok eskiden, Atlas okyanusunda Herkül sütunları(Cebelitarık boğazı)'nın karşısındaki bir kıta adadan gelen Atlantislileri püskürtürler. Platon'a göre bu olay, Solon'un yaşadığı dönemden 9.000 yıl önce, yaklaşık MÖ 9600'lerde geçmiştir.

Kemal Menemencioğlu, Solon'la görüşen Mısırlı rahibin; Atlantis'in hakimiyetiyle ilgili görüşünü; Platon'a dayanarak şöyle aktarır: "Atlantis adasında, hükümdarlar, hakimiyetini bütün adaya, öteki adalara, hatta kıtanın (Amerika?) bazı parçalarına kadar uzatan büyük, hayranlığa değer bir devlet kurmuşlardı. Bundan başka boğazın iç tarafında, bizim tarafta, Mısır'a kadar Libya'nın, Tyrhenia(Batı İtalya)'ya kadar da Avrupa'nın hakimi idiler. Birgün bu devlet, bütün kuvvetlerini bir araya toplayarak sizin yurdunuzu, bizimkini, boğazın iç tarafındaki bütün ulusları boyunduruğu altına sokmak istedi... Ancak bundan sonra korkunç yer sarsıntıları, tufanlar oldu. Bir korkunç yağmurlu gün ve bir gecenin içinde, bütün savaşçılarınız birden, bir vuruşta toprağa gömülüp yutuldular. Atlantis adası da aynı şekilde denize gömülerek yok oldu. İşte bunun içindir ki, ada çökerken meydana getirdiği sığ bataklıklar yüzünden, o deniz bugün bile geçilmez, dolaşılmaz bir haldedir."
13 16 Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol